"Olan hayırlıdır." der, babaannem. Bu yüzden bir seyahate çıkmak için planladığı vakti değiştirmez mesela. Ne öne çeker, ne erteler. Yapılması gerekenin belirlenmiş bir vakti varsa, buna ilişkin yapacağınız her bir müdahaleyi engeller. Çünkü "Olan hayırlıdır". Bir anlamda tevekkül dediğimiz şeye de çok yakındır. İnsanı fena halde rahatlatır, huzura kavuşturur. Hemen hepimizin yaptığı gereksiz ve hiçbir sonuca varmayan muhasebeleri sadeleştirir.
Çünkü gerçekten olanda bir hayır vardır. Ve çünkü gerçekten Yaradan'ın kusursuz planı hazırdır.
Hepimiz kendi yaşam yolculuğumuza şöyle bir baktığımızda bizi üzen ve hatta sevindiren her şeyin 'olması gerekmiş' olduğunu görürüz. Çünkü esasında yaşamın kendisi 'olan' ve içinde bizim bulunmamız bir 'hayırdır'.
Hayat, içinde bulunduğumuz bahar mevsimi gibi biraz. Az bulutlu, yer yer yağışlı, güneşin kendisinden mahrum bırakmadığı, yeşermeye her daim hazır bir bahar... Yaşanan her ne varsa, acı, keder, sevinç, dostluk, muhabbet...Hepsi varlığımızı geçici bir süreyle çaktığımız dünyevi hayatın ta kendisi. Bu yüzden başta kendim olmak üzere, 'olanlar' karşısında verdiğimiz tepkilere hep şaşırmamalıyız. Yani niye yaşadıklarımızı basite indirgeyemeyiz? Niye olağan bir şekilde kucaklayamayız ki? Hepimiz et ve kemiğin bütünü ve bir gün gerçek sahneye geçişimizin olacağını bildiğimiz halde başımıza gelenlere niye ah vah eder, yükünü taşırız? İşte bu yüzden olanın hayırlı olduğunu, olacağını bilmek iyi bir şeydir. Bir parça da olsa bu olgun düşünce seviyesine yakınlaşırsa insan hafifleyecek, kuş gibi olacaktır. Neyin, kimin niçin yaşamımızda olduğunu şimdiki zamanın at gözlüğü içinde kavrayamayız. Oysa bir kanatlı gibi göklerden bakabilsek, geçmişi, şimdiyi ve geleceği pek ala anlayabilir, sindirebiliriz.
Sevgiyle,
Feride Hande BATMAZ